Subscribe

Cum sociis natoque penatibus et magnis
[contact-form-7 404 "Bulunamadı"]

Subscribe elementum semper nisi. Aenean vulputate eleifend tellus. Aenean leo ligula, porttitor eu, consequat vitae eleifend ac, enim. Aenean vulputate eleifend tellus.

[contact-form-7 404 "Bulunamadı"]

Subscribe elementum semper nisi. Aenean vulputate eleifend tellus. Aenean leo ligula, porttitor eu, consequat vitae eleifend ac, enim. Aenean vulputate eleifend tellus.

[contact-form-7 404 "Bulunamadı"]

Hakan Daloğlu

1971 yılında Ankara’da doğdu.

1987-1990 yılları arasında mimar, ressam ve heykeltıraş Mükremin MUNGAN’ın kurduğu resim atölyesinde ilk çizim ve resim dersleriyle birlikte Yakın Doğu Mitolojisi ve sanatın toplumsal tarihi üzerine ilk kuramsal bilgilerini edindi.

1990-2009 yılları arasında yıllarca süren dostluk ve dayanışma içerisinde üstat Mungan ile ortak birçok eğitim ve sanat etkinlikleri gerçekleştirdi. Bunlardan en önemlileri Mungan Kültür Sanat Vakfı’nın Kurulması, Unesco Dünya Mirası Mardin, ülke genelinde karma ve kişisel fotoğraf ve resim sergileri, Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık ve Sanat Konferansı, seminerler ve TMMOB Ankara Mimarlık Odası’nda mimarlara yönelik resim derslerinin düzenlenmesinde etkin rol aldı.

1994 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Prof. Dr. Zafer GENÇAYDIN Atölyesi Resim Bölümü’nü bitirdi. Lisans eğitimi sırasında Prof. Dr.  Kaya ÖZSEZGİN’den Sanat Tarihi dersleri ve bilhassa Prof. Dr. Sıtkı M. ERİNÇ’ten aldığı Sanat Kuramları, Sanat Ontolojisi ve Kültür Tarihi dersleri, akademik anlamda bilimsel ve kuramsal çalışmalarının alt yapısını oluşturdu.

1995 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans (Master of Art) Programı dahilinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası’nda Prof. Dr. Veysel GÜNAY’ın gözetiminde Tanrı Osiris’in Parçalanması adlı ilk özgün duvar mozaiğini gerçekleştirdi.

1997 yılında Prof. Dr. Zahit BÜYÜKİŞLEYEN danışmanlığında Yüksek Lisansını, Yüzey Resminde Dinamik Modülasyonda Deformasyon ve Erotizm üzerine Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamladı. Aynı yıl Ankara Konservatuvarı Resital Salonunda 4 ayrı duvara, kuru sıva tekniğiyle Henri Mattisse’in Yüzme Havuzu ve Mavi Kolajları’nı yorumladı.

1998 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde New York Marymount College, Westchester-Tarrytown’da Akademik İngilizce ve Kısa Amerikan Hikâyeleri (American Short-Story) üzerine bir yıl eğitim aldı. Eğitim süresince New York Metropolitan, M.O.M.A, Guggenheim, Whitney Amerikan Müzeleri’nde Resimde Şiddet İmgeleri ve Alman Dışavurumcu Sanatı üzerine araştırmalar yaptı. Ayrıca Manhattan Doğu Yakasında kurduğu atölyesinde büyük ölçüde Max Beckmann’ın sanatından esinlendiği Yeni Nesnellik minvalinde ilk özgün işlerinin bir kısmını yurtdışında üretmiş oldu.

2003 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı’nda Prof. Dr. Devrim ERBİL danışmanlığında Sanatta Yeterlik, Resimde Şiddet İmgeleri: Kültürel Şiddet ve Anti-Estetik Yapı konu başlıklı tezini tamamladı.

2004 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent oldu.

2014 yılında aynı kurumda Doçent oldu.

2019-2020 yılları arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Lefkoşa’da Yakın Doğu Üniversitesi’nde sanat çalışmaları gerçekleştirdi. Kıbrıs Modern Sanat Müzesi’nde 400’ün üzerinde eseri ve ödülleri bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Rusya’nın Petersburg kentine bağlı Oranienbaum-Lomonosov Müzesinde ve Türkiye’de ise kamu kuruluşları, sanat galerileri ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır.

2021 Halen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde uygulamalı Mozaik Teknikleri ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans ve Doktora düzeyi ve teorik kapsamında Sanat Kuramları, Estetik ve Sanat Ontolojisi, Bilimsel Araştırma Metotlarının yanı sıra Akademik Makale ve Tez Yazma Teknikleri üzerine de dersler vermektedir.

Sanat Çalışmaları Hakkında:

Bosch, Brueghel, Fussli ve Goya’nın fantastik kaprisleri ile Alman Dışavurumculuğundan etkilenmekle birlikte çalışmalarında Gotik ve Kara romantik minvalde izleyicinin dikkatini Tempus Fugit; zaman akıp geçer, manasına çekmektedir. Bu düşünsel-kavramsal doğrultuda ressamın tüm dönemlerinde yakalayabileceğimiz bitmez tükenmez bir leitmotif olan iskeletler, Augustus dönemi Romalı şair Quintus Horatius Flaccus’un carpe diem, quam minumum credula postero; Latince günü yakala, yarına mümkün olabildiğince az güven, deyimini hatırlatmaktadır. Sanatçı, Tempus kavramını esasen zamanın düzenli bir devir hali olarak nitelemek isterken ayrıca benzer kelimeden türetilmiş olan Latince kökenli bir deyime; Stoacıların en önemli düsturlarından olan momento mori; ölmen gerektiğini unutma!.. Ya da ölümü hatırla!.. Anlamına gelen görsel -karnavalesk ve grotesk ifadelerle Barok Ölüm Dansı (danse macabre) kavramına da dikkatimizi çekmektedir. Bu kavram doğrultusunda yapıtları geçmişten bu yana hiçlik, boşluk ve beyhudelik anlamlarına gelen ve özel bir natürmort türü olarak işlenen vanitas resimleriyle de bir bildirim içerisindedir. Kuşkusuz çağımızın en önemli macabre yazarları Robert Bloch, Jorge Louis Borges ve Ray Bradbury’nin yanı sıra esasen bu estetiğin ilk eserlerini 1849’da Franz Liszt’in piyanoya uyarladığı Saint-Saens bestesinin Horowitz yorumunda da görmekteyiz. Camille Saint Saens’ın Scordatura tekniği kullanarak ölülerin mezarlarından çıkıp sabaha kadar dans etmelerini yansıtan iskeletlerin hareketlerini, tıpkı yaylı çalgıların çıkardığı uyumsuz seslerde anlatmakta olduğu gibi; Tempus fugit, Daloğlu’nun resimlerinde de tekrar tekrar vurgulanmaktadır. Onun sanatı, Gotik edebiyat ve sanat geleneklerini yansıtan imajlarla, sömürgeciliğin kalıntıları ve sosyal politik konularla ilgili diğer imajlar arasındaki karşıtlığı ortaya koymaya meyil gösterir. Sanatçı için sıklıkla kullandığı metaforları arasında yer alan minator referanslı öküz, at ve boğa kafatasları, antik İyon, Grek ve Hispanik Akdeniz kültürümüzün ortak bir yansımasını simgelemektedir.